Orta Asya Anau Kültürü ve Bir Oy Bil Federasyonu

TÜRKOĞLU

Aktif Üyemiz
Bir Oy Bil donemi
Bir Oy Bil donemi

Doğu Anadolu’da M.Ö. 15.000’den itibaren kaya resimleri, M.Ö.7000’den itibaren de yazıtlar görülür. Antalya-Beldibi yazıtları M.Ö.7000, İstanbul-Fikirtepe’de bulunan M.Ö.6000’e ait kaplardan ikisinin üzerinde OK ve OZ tamgaları vardır.

R. Pumpelly, “Exploration in Turkestan” adlı makalesinde (1908, Washington), “Aşkabat’ta M.Ö.9000’lere ait yerleşik bir kültür olduğundan bahsetmektedir. Bu kültüre ANAU adı verilmiştir. Bu kültür, A. Belenitsky’a (1965) göre M.Ö.5000,
D.Schmandt-Besserat’a (1978) göre M.Ö.6000 yıllarına aittir.

Ancak Vadim A.Ranov, “7 yerleşim bölgesinin incelendiğini, ve ilk merkezin M.Ö. 850.000 yıllarında kurulan Amuderya’nın kaynak kollarından birindeki Kuldura olduğunu” bildirmiştir. (Kendisi Tacikistan Tarih, Arkeoloji ve Etnoloji Kurumu müdürüdür… Makalesi, “Her Şey Eski Taş Döneminde Başlar” adıyla “Les Dossiers d’Archeologie” dergisinin 185. Sayısında, Eylül 1993 tarihinde yayınlanmıştır)

Bir diğer merkez Sel Ungur’dur, M.Ö. 250.000’lere dayanır. Hatta İslamov’a göre geçmişi M.Ö.500.000’e kadar gider. Sel Ungur, Kırgızistan’daki Fergana vadisinde, OK (şimdiki OŞ) kentinin batısındadır. İkisi de Kara Tau (Karadağ) adını taşıyan iki merkez daha vardır ki, bunlardan biri Kuldura gibi Amuderya üzerindedir. Diğeri ise, yine Kırgızistan’da Talas vadisinin batısını oluşturan dağın adıdır.

M.Ö. 100.000-M.Ö.35.000 arasını ilgilendiren 14 yer incelenmiştir. Bunlar arasında Kuturbulak , Kulbulak, Kayrakum gibileri vardır. Bulak “göz, pınar” demek olduğuna göre, yüksek vadilerdeki su kaynaklarının başına yerleştikleri anlaşılır. Daha sonra Om-Oğ Köl’ün kıyılarına inmişler, sahil yerleşim birimleri kurmuşlardır. Kapik-Kağan (Kapağan, Semerkan) da ilk yerleşim bölgeleri arasındadır.
Himayalardan Alatau (Aladağ) ve Altaylarla Bükli Çöl’e (Gobi) kadar uzanan bölgede 100 kadar yerleşim merkezi bulunmaktadır… En önemli yerlerden biri Teşik Taş Mağarası’dır. Mağara, Semerkant’ın güneyinde Baysun Dağı’ndadır. Burada ilk defa taşın yapı malzemesi olarak kullanıldığı görülmüş, “üstün bir kudret”in varlığına inanıldığını gösteren deliller bulunmuştur… Bu hususu, başka bir yazıda derinlemesine ele alacağız.

Bir değer yerleşim bölgesi Tamgalı Sayındaki Kaya Üstü Resimleri M.Ö. 30.000’lere aittir.

Piktogramlar (sembolik resimler) M.Ö. 20.000’e, Petroglifler (yazı elemanları içeren resimler) ise M.Ö. 15.000 tarihini taşır. Ulu Kem ırmağı vadi ve steplerinde bulunan Ot-Oz sintaşları yine aynı tarihlere aittir. (M.Ö. 15000)

Orta Asya’da M.Ö. 9000’lerde ortaya çıkan Bir Oy Bil konfederasyonu derin bir felsefeye sahip, büyük bir medeniyettir… İnsanın Tanrı Beldesinden (göklerden, manevi alemden) OZ’laşıp (öz, mükemmel) şekil değiştirerek, OT (od, ateş, ışık, enerji) halinde yeryüzüne “döne döne indiğine inanırlardı.

Ot-Oz denilen bu insan Tanrı’dan geldiği için “kutsal”dı. Herkes eşitti, ayırım yoktu. Bu yüzden kendilerini yönetecek olan Buğ’u seçim’le (kurultayda) belirlerlerdi.

Töreler ile yönetilen bu insanlar kısa zamanda Aşiret-Klan düzeyinden Millet seviyesine ulaşmışlar, Devlet kurmuşlardır. Töre’yi Üyüş-Yış seviyesine yükseltmişler, Anayasa haline getirmişlerdir. Çok sağlam bir Hukuk anlayışları vardı.

Bu insanlar Ib-Is Bolik’larda yaşamışlar, yeryüzü-gökyüzü ilişkilerini incelemişler, Astro-Fizik bilimine ilk adımları atmışlardır. Soyutlama yetenekleri ve yaratıcılıkları ile konuştukları dili Tamga denen sembol-şekillere dökmüşler, “taşa vurmuşlar”, yani duvarlara, kayalara, taşlara kazımışlardır. Resim ve heykel sanatının ilk örneklerini bu OT-OZ insanları vermişlerdir.

Bir kısmı Bir Oy Bil konfederasyonuna bağlı Uç Devletler de yaşamışlardır…

Bu adet, ta Selçuklulara kadar gelmiştir. Anadolu da pek çok Uç Beyliği vardı. Osmanoğulları Beyliği de bunlardan biri idi.

Bu Uç Devletlerden biri de On Oyul dur. Taşkent-Buhara, Kuça-Yarkent arasında idi. Ayırıs (Çur) nehri On Oyul ile Bir Oy Bil arasında sınır idi… Bu Ayırıs (ayırma) kelimesi sonradan bozularak Grekçedeki İrios şekline girdi. Bazı Batılı yazarlar Irios’u Aryan-Ari kelimesinin kaynağı sayar. (Igor H. Klopin, Les Dossiers d’Archeologie, No. 185, 1993)

Bir diğer Uç Devlet, Ok-Onım Oğ idi. Kuça-Urumçi ’den Çin’in ortalarına kadar uzanıyordu.

Isub-Ura Bil’in başkenti Kafkasya da ki Çur şehri idi. Kafkaslar ve Doğu Anadolu da egemendi. Mezopotamya’yı da kültürel etkisi altına almıştır. Isub-Ura “yazıya geçmiş, kaydolmuş” demektir. Bu devletin Bir Oy Bil federasyonuna kayıtlı, vasal devletlerden biri olduğunu gösterir.

Bu üç Uç-Devleti yöneten kişinin unvanı Usub Uruş Turuk idi. Yani “yazıya vurulmuş, kayıtlı, bağlı, Buğ’a tabi” yönetici… Bu kişinin Uruua Turu yani “askere alma” yetkisi vardı. Bir devlet için çok önemli olan bu yetki, Asurlar tarafından Uruatri olarak telaffuz edilmiş, bundan da Urartu kelimesi doğmuş, bir devlet adı olarak kabul edilmiştir.

Öte yandan Isub-Ura kelimesinin Subar-Sabir şekline dönüştüğü sanılmaktadır. R. Ghirshman, Sümer öncesinde (M.Ö. 4000) Mezopotamya da Subarlar’ın yaşadığını kaydediyor. Sümerlerin şimdiki Türklerin atası, akrabası olduğunu biliyoruz… Ancak Sümer yazısında 18 adet Proto-Türkçe tamga bulunması, onların çok daha eski Türklerden geldiğini göstermektedir.

Asur devletinde dahi (M.Ö.2000) Subarca konuşuluyordu. Asur başkentinin adı Proto-Türkçede Ant-Ub Uçuğ’dur, yani “yüce antlaşma liderliği”…
 
Üst Alt