Hz. Muhammed (sav ) Tehdide tehdit

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
TEHDİDE TEHDİT

Tehdide tehdit
Tehdide tehdit
Beni dinleyin ey Kureyş topluluğu! Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki ben size kurbanlık olarak gönderildim, hadi ne istiyorsanız onu yapın. Ama bilin ki beni yolumdan engelleyemeyeceksiniz. Ben, Rabb’imin bana emrettiklerini yapmaya devam edeceğim. (Hz. Muhammed (s) Kur’an ve Resulüllah aleyhinde yürüttükleri yoğun propagandaların, tehditlerin, baskıların, işkencelerin, tekliflerin bir işe yaramaması; İslâm davetini durdurmaya yetmemesi; Mekke’nin müşrik liderlerini çaresiz bıraktı. Ne yapacaklarını, nasıl davranacaklarını bilemez halde öfkelenmekten, öfkeden gözleri dönmüş halde birbirleriyle dertleşmekten başka bir şey yapamaz oldular. Aralarındaki konuşmaların konusu hiç değişmiyordu; Kur’an, İslâm daveti ve Resulüllah. Resulüllah’ı yalnız başına yakaladıkları andaki tutum ve davranışları, Mekke liderlerinin o zamanlardaki psikolojisini göstermesi açısından oldukça önemlidir.

Mekke eşrafı her zaman olduğu gibi yine Kabe yakınındaki Dâru’n Nedve’nin gölgeliğinde toplanmış, Resulüllah hakkında konuşuyorlardı. Konuşmaları hep değişmeyen ifadeler çerçevesinde sürüp gidiyordu: ‘Bu adama ve işine sabrettiğimiz kadar hiçbir şeye sabretmedik. O akıllarımızı idraksizlikle suçladı. Atalarımızı aşağıladı. Dinimizi deştirdi. Birlik ve beraberliğimizi bölüp, dağıttı. İlâhlarımıza hakaret etti. Biz ise O’nun bütün bu yaptıklarına sabrettik’. Kur’an geçmişten örnekler vererek açıklamıştı ki, en önemli vasıfları zorbalık olan müşrikler, kafirler hep böyledirler. Kendilerinin temsil ettiği sistemi, hayat tarzını reddedip, mevcudun dışında inançlara sahip olan ve bu inançları doğrultusunda yaşayan, bunları yaparken de insanlardan hiçbirisinin haksız olarak malmı gasbetmeyen, hiçbir insana kötü muamelede bulunmayan, iyilik, hayır, güzellik temel ilkeleri olan insanlara her türlü baskıyı, zorbalığı, işkenceyi yaparlar ve hatta işkencelerle öldürürler, buna rağmen kendilerini çok hoşgörülü kişiler olarak takdim ederler.

Her devrin zorba ve zalimlerinin M.7. yüzyılın Mekke toplumundaki temsilcileri olan Mekke ileri gelenleri de Resulüllah’a ve diğer müminlere yaptıkları baskı, işkence ve her türlü zorbalıkları sanki kendileri yapmamış gibi, sadece ‘La ilahe illallah’ dediği için Yasirleri, Sümeyyeleri bizzat kendileri işkencelerle öldürmemişler gibi, Resulüllah’ı ve temsil ettiği davasını kastederek ‘Biz çok sabır gösterdik’ diyerek kendilerini temize çıkarmanın, vicdanlarını rahatlatmanın gayretini taşıyorlardı. Aslında bunları söylerlerken de kin, zorbalık, zulüm gibi vasıflarının daha nasıl başka tarzlarda açığa çıkabileceğinin hesabını yapıyorlardı. Bütün zorbalık ve zulümlerine rağmen gelişip, yayılmasına engel olamadıkları İslâm davetini yok edebilmenin, bu uğurda her şeyi yapmayı meşru görmenin arzusu içerisindeydiler. Fakat her istediklerini yapamıyorlardı. Bizzat mevcut sistemden, kendi haksız menfaatlerinin dayandığı sistemden kaynaklanan bazı engelleri vardı.

Mekke’de bir iş savaşın patlak vermesinden çekiniyorlardı. Mekke liderleri Dâru’n Nedve’nin gölgeliğinde toplanmış, Resulüllah hakkında konuşurlarken, ResulüIIah’m gelmekte olduğunu gördüler. O anı ve takip eden süreci, henüz islâm’a girmediği için eşrafla birlikte oturan Abdullah b. Amr şöyle anlatıyor: ‘Kureyş ileri gelenleri Hıcr’de toplanıp, Resulüllah’ı kastederek, O’na çok sabırlı davrandıklarını konuştukları sırada Resulüllah göründü. Geldi ve Kabe’yi tavaf etmeye başladı. Tavafı sırasında Mekke ileri gelenlerinin yanlarından geçerken, toplantıda bulunanlar laf attılar; aşağılayıp, küfrettiler. Müşriklerin bu hareketi Resulüllah’ı rahatsız etti. Bunu ResulüIIah’m yüzünden anladım. Fakat bir şey söylemeyip tavafına devam etti. îkinci defa geçerken müşrikler tekrar laf attılar. Resulüllah rahatsız oldu. Onların bu söz ve hareketlerinin Resulüllah’ı rahatsız ettiğini yine yüzünden anladım. Fakat Resulüllah bir şey söylemeyip tavafına devam etti. Üçüncü defa geçerken tekrar laf atmaya başladılar. Bunun üzerine Re-sulüllah durdu ve müşriklere hitaben; ‘Beni dinleyin ey Kureyş topluluğu! Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki ben size kurbanlık olarak gönderildim, hadi ne istiyorsanız onu yapın. Ama bilin ki beni yolumdan engelleyemeyeceksiniz. Ben Rabbimin bana emrettiklerim yapmaya devam edeceğim’ dedi. Bu söz karşısında orada bulunanların hepsi donup kaldılar. Adeta başlarına kuş konmuşta da onu ürkütmek istemez gibi hareketsiz durumdaydılar, içlerinden Resulüllah hakkında çok konuşanlardan birisi kendini toplayarak; ‘Ey Ebûl Kasım! Boş ver, bırak bunları, selâmetle git. Sen kendini bilmez cahil bir adam değilsin’ diyerek, yumuşak ve gönlünü alıcı sözler söyleyerek Resulüllah’ın oradan uzaklaşmasını sağladı’.

Müşrik terbiyesizliğine ve cüretkarlığına karşı Resulüllah’m tepkisi, İslâm davası için kendisinin bir kurban gibi canı dahil her şeyini feda etmeye hazır olduğu ifade etmek olmuştu. Bu söz ve tavır, ResulüIIah’m İslâm davasındaki ısrar ve samimiyetini göstermesi açısından oldukça anlamlı ve önemliydi. Halbuki müşrikler tehditkâr bir tavırla laf atmaları karşısında ResulüIIah’m korkacağını, belki de özür dileyeceğini ummuşlardı. Ancak hiç ummadıkları bir cevapla, daha da önemlisi büyük bir tehditle karşılaşınca şaşırıp, adeta yıldırım çarpmış gibi donup kaldılar. Korku ve şaşkınlık içerisinde ResulüIIah’m gönlünü almaktan başka bir şey yapamadılar.

Ertesi gün durum biraz değişti. Bir gün önceki çaresizlik, şaşkınlık ve korkularını hatırladıkça birbirlerinden utandılar. Aynı duruma tekrar düşmemek için birbirlerini ResulüIIah’m aleyhine davranışlara teşvik etmeye çalıştılar. O günkü gelişmeyi yine olayın tanıklarından Abdullah b. Amr anlatıyor: ‘Ertesi gün Mekke ileri gelenleri yine Hıcr’da toplandılar. Birbirlerine ‘O’nun bize ne söylediğini, bizim de O’na ne söylediğinizi hatırlıyor musunuz? O bize hoşlanmayacağımız şeyler söyledi. Buna rağmen O’nu serbest bıraktık’ diyerek birbirlerini kınamaya başladılar. Onlar böyle konuşurlarken Resulüllah yine çıkıp geldi. Hemen yerlerinden kalkıp Resulüllah’ın etrafını çevirdiler. ‘Demek sen şöyle şöyle diyorsun’ diyerek söylediklerini tekrarlamaya başladılar. Resulüllah’ta ‘Evet onları söyleyen benim’ dedi. Bu sefer müşriklerden birisi Resulüllah’ın yakasını topladı. Bu sırada Ebü Bekir koşarak gelip araya girdi ve ‘Rabbim Allah’tır dediği için onu öldürecek misiniz?’ diye bağırmaya başladı. Müşrikler Ebü Bekir’in de sakalı, saçını çekip hakaret ettiler, fakat daha fazla bir şey yapmadan ayrıldılar.[279]

[279] Ibn İshak, Siyer, 291-292; Ahmed, Müsned, 11/218; İbn Hişam, es-Siretû’n-Nebeviyye, 1/309, 310; Taberî, Tarihu’r-Rusül ve’l-Mülûk, 11/223.
 
Üst Alt