HASAN CAN
Active member
BU FIKRA BİR DERECE MAHREMDİR
YALNIZ HASLARA MAHSUSTUR
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Çok defa hatırıma geliyordu ki: "Neden herkesten ziyade medreseden çıkanlar Risale-i Nur'a sarılmaları lazımken, en ziyade çekinen, onlardan resmi vazifeyi alanlardır?"
Şimdi birden hatıra gelen cevabın biraz kısmını beyan etmek lazım geldi.
Evvela: Gizli münafıklar, aleyhimizde büyük makamlarda olanların bir kısmını istimal ederek resmi bir tarzda şiddetli propaganda etmelerinden, bütün resmi memurlar ürkmeye ve çekinmeye mecbur olmuşlar. Onlar içinde dahi enaniyetli ve evhamlı ve bid aları kabul eden hocalar, daha ziyade çekinmeye başlamışlar, kendilerine bir özür, bir bahane aramışlar.
Risale-i Nur dan İşarat-ı Sebanın bidacılara şiddetli tokadı ve Sekizinci ve On sekizinci Lemada İmam-ı Ali'nin (r.a.) Ercüze de, ulemaü's-su hakkında dehşetli tokadı; ve bidalara bir derece ve bir cihette müsait olan Vehhabilik mezhebini perde altında kabul edenler, Yirmi Sekizinci Mektubun, Vehhabiler hakkındaki meselenin tokadı; ve Kur'ân tercümesini yapan ve Kur'ân yerinde tercümesinin okunmasına cevaz gösterenlere Risale-i Nur'un şiddetli tokatları, ve derd-i maişet zarureti ve mevki-i içtimaide haysiyetini düşünmeleri sebebiyle hocalar, hatta İstanbul un eskide dost hocaları, kaçmaya ve az bir kısmı, tenkide çalışmaya, hatta, Al-i Beyt ve İmam-ı Ali'ye adavetleri bulunan müfrit Vehhabilik hesabına Risale-i Nur'un Al-i Beyt ve İmam-ı Ali'nin bir manevi hediyesi ve eseri olmasından, itiraz etmeye başlamışlar. Fakat biz, İstanbul alimlerinden kızmıyoruz, belki bir cihette memnunuz. Çünkü başkalara nisbeten ilişmiyorlar.
YALNIZ HASLARA MAHSUSTUR
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Çok defa hatırıma geliyordu ki: "Neden herkesten ziyade medreseden çıkanlar Risale-i Nur'a sarılmaları lazımken, en ziyade çekinen, onlardan resmi vazifeyi alanlardır?"
Şimdi birden hatıra gelen cevabın biraz kısmını beyan etmek lazım geldi.
Evvela: Gizli münafıklar, aleyhimizde büyük makamlarda olanların bir kısmını istimal ederek resmi bir tarzda şiddetli propaganda etmelerinden, bütün resmi memurlar ürkmeye ve çekinmeye mecbur olmuşlar. Onlar içinde dahi enaniyetli ve evhamlı ve bid aları kabul eden hocalar, daha ziyade çekinmeye başlamışlar, kendilerine bir özür, bir bahane aramışlar.
Risale-i Nur dan İşarat-ı Sebanın bidacılara şiddetli tokadı ve Sekizinci ve On sekizinci Lemada İmam-ı Ali'nin (r.a.) Ercüze de, ulemaü's-su hakkında dehşetli tokadı; ve bidalara bir derece ve bir cihette müsait olan Vehhabilik mezhebini perde altında kabul edenler, Yirmi Sekizinci Mektubun, Vehhabiler hakkındaki meselenin tokadı; ve Kur'ân tercümesini yapan ve Kur'ân yerinde tercümesinin okunmasına cevaz gösterenlere Risale-i Nur'un şiddetli tokatları, ve derd-i maişet zarureti ve mevki-i içtimaide haysiyetini düşünmeleri sebebiyle hocalar, hatta İstanbul un eskide dost hocaları, kaçmaya ve az bir kısmı, tenkide çalışmaya, hatta, Al-i Beyt ve İmam-ı Ali'ye adavetleri bulunan müfrit Vehhabilik hesabına Risale-i Nur'un Al-i Beyt ve İmam-ı Ali'nin bir manevi hediyesi ve eseri olmasından, itiraz etmeye başlamışlar. Fakat biz, İstanbul alimlerinden kızmıyoruz, belki bir cihette memnunuz. Çünkü başkalara nisbeten ilişmiyorlar.