abdusselam
New member
(Beyt -10)
Usul-i Halidîde budur âdab
Teveccüh ve hatm olurken cümle ashab
Cemâl-i bâkemkâle seyredelim
"Usûl-i Halidîde budur âdab"
"Nakşibendi tarikatının Halidiye kolunda adap budur."
Nedir o âdab?
"Teveccüh-ü hatm olurken cümle ashab"
"Teveccüh ve Hatm-i Hacegân yaparken bütün arkadaşların -ihvanların-"
Ashab: ihvanlar, demektir.
"Şehinşaha dua etmektir ahbab"
"Şehinşaha (padişaha) dua etmesidir ey ahbab."
Şahinşah: Padişah,
Ahbab: Sevilen dostlar, demektir.
"Idüp âdab kamu Eslaf-u Aktab"
"Bütün geçmişler ve kutuplar bunu adap olarak yapmışlardır"
Kamu Eslâf: Bütün geçmişlerimiz.
Aktab: Kutublar, Evliyaullah, demektir. Öyleyse,
"Salâhla it dua Hakk'a gidelim. Cemali ba kemâle seyr idelim."
Yani o padişahların iyiliğine dua et. Nasıl? "Ya Rabbi onları düşmanlarına galip eyle. Şer-i şerifi korumaya muvaffak kıl. Takvadan ayırma. Rıza-ı şerifin üzere iş gördür, şeriata hadim eyle." gibi dualarla onlara duâ et.
İnsan kendisini muhafaza edene dua etmelidir. Derdimiz din olmalıdır. Islâmda kavimcilik, taraftarlık yoktur. Bu dine kimden menfaat geliyorsa biz ona duacıyızdır. Bu hususta buyuruluyor ki:
"Yeryüzünde yürüyen hayvanlar ve (göklerde) iki kanadıyla uçan kuşlardan (ne varsa) hepsi ancak sizin gibi ümmet-
lerdir (onlarında hâlleri, rızıkları, ecelleri takdir edilmiş ve yazılmıştır)." (Enam Suresi:38)
İnsanlar nasıl bir ümmetse diğer mahlûkatta öyle ümmettir (muhtelif cinslerdir). Kuşlar da, koyunlar da, karıncalar da hep ümmetlerdir. Başlarında da bir reisleri vardır.
Kur'an-ı Kerim'de Süleyman (Aleyhisselâm) ın kıssası anlatı- lirken bu konuya temas edilmiştir
Esteizübillah:
"Nihayet (Süleyman (Aleyhisselâm) ve ordusu Şam'daki) karınca vadisine
vardıkları zaman karıncaların reisi olan bir karınca şöyle dedi: Ey
karıncalar! Yuvalarınıza girin Süleyman ve ordusu sizi farketmeyerek kırıp ezmesin."
(Neml Suresi: 18)
Her karınca bir vazifede. Kimi karınca rızık temin ediyor, kimi yuva yapıyor. Başlarında da bir reis var. Onları bekliyor. Gelebilecek zararlardan korumak için onları gözetliyor.
Ayet-i celilede Mevlâ Tealâ: buyurdu. Kelime- sonundaki: müenneslik alâmetidir. Anlaşılıyor ki karıncaların reisi dişi idi. Hayvanlarda dişi reis olabilir. Ama insanlarda reisin kadın
olması doğru değildir. Zira nâmahremlik durumu vardır.
Fıkıhta kadından hakim olur denir? Lâkin kim tayin ederse günahkâr olur. Zira mahkeme edileceklerin çoğunluğu erkektir, Hakime olan kadın onlar arasında hükmederken nasıl onlar ile konuşacak yahut ne şekilde onlara bakacak.
Sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyuruyor ki:
"İşlerini ( başkanlığı) doğrudan doğruya bir kadına bırakan kavim asla felah bulamaz."
Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu sözü: "Faris ehli başlarına Kisranın kızını idareci yaptılar," haberi kendisine ulaştığı zaman söyledi.
Kadının reis tayin edilmeyişi ona hürmettir. Şerefini, namusunu, muhafaza etmek içindir. Bu bakımdan Allah Tealâ kadınların evlerinde oturmalarını emir buyuruyor.
Allahımızın şu büyüklüğüne bakın ki karıncadan reis tayin ediyor. Allah'ın kudreti ile oluyor bu işler.
Size soruyorum. Reis olan karınca diğer karıncalara yuvalarına girmelerini, aksi takdirde ezilebileceklerini haber verdikten sonra onların içlerinden biri emri dinlemeyip yuvaya girmese ve sonuçta ezilse suç kimindir? Reisin mi? Emre itaat etmeyip ezilenin mi? Ezilen mes'ul olur.
İşte en şerefli mahlûk olan insan, yaradanının emrini tutmazsa kendisine bundan sebep bir zarar isabet ettiğinde, kimi kime şikâyet edecek?
Meselâ Allah-u Tealâ, Resulü vasıtasıyla kadının kapanmasını emir buyurdu. Hanımlardan biri bu emri dinlemese ve tevbe etmeden ölse, ahirette onu ateşler kaplasa kime bağıracak, ne diyecek...
Allah'a şükür olsun ki, cemaatımız, sarık, şalvar, cübbe ve çarşaf gibi islâm kisvesini her yerde giymektedir. Bir insan müslümanların yanında islâmı kıyafeti giyse, münafıkların yanında giymese onun takva ile alâkası yoktur. Siz öyle değilsiniz, size karşı hüsnü zannım kavidir.
Mevlâ Tealâ bizi müttekilerden etsin, zahiren ve batinen, kavlen ve fiilen hep şeriat üzere olalım. O zaman çok muvaffak oluruz.
Bakın! Bosna-Hersek'te ne oldu. Kadınları topladılar, tecavüz ettiler, bir koca hayatta iken eşinin, namusunun elinden alınması kadar kötü birşey yoktur. Yüz defa ölmek ondan daha hayırlıdır. Çocuklar yetim kaldı. Bu belâ nereden geldi?!.
Fuhuş işlerinden kaçınmalıdır. Türkiyede fuhuş çoğalıyor, kendini muhafaza edeni Allah da muhafaza eder, Allah'ı muhafaza etmeliyiz ki, zorlanınca O'nu önümüzde hazır bulalım.
Usul-i Halidîde budur âdab
Teveccüh ve hatm olurken cümle ashab
Şehinşaha dua etmektir ahbab
Edip adap kamu eslaf-ü aktab
Salahla et dua Hakk'a gidelimEdip adap kamu eslaf-ü aktab
Cemâl-i bâkemkâle seyredelim
"Usûl-i Halidîde budur âdab"
"Nakşibendi tarikatının Halidiye kolunda adap budur."
Nedir o âdab?
"Teveccüh-ü hatm olurken cümle ashab"
"Teveccüh ve Hatm-i Hacegân yaparken bütün arkadaşların -ihvanların-"
Ashab: ihvanlar, demektir.
"Şehinşaha dua etmektir ahbab"
"Şehinşaha (padişaha) dua etmesidir ey ahbab."
Şahinşah: Padişah,
Ahbab: Sevilen dostlar, demektir.
"Idüp âdab kamu Eslaf-u Aktab"
"Bütün geçmişler ve kutuplar bunu adap olarak yapmışlardır"
Kamu Eslâf: Bütün geçmişlerimiz.
Aktab: Kutublar, Evliyaullah, demektir. Öyleyse,
"Salâhla it dua Hakk'a gidelim. Cemali ba kemâle seyr idelim."
Yani o padişahların iyiliğine dua et. Nasıl? "Ya Rabbi onları düşmanlarına galip eyle. Şer-i şerifi korumaya muvaffak kıl. Takvadan ayırma. Rıza-ı şerifin üzere iş gördür, şeriata hadim eyle." gibi dualarla onlara duâ et.
İnsan kendisini muhafaza edene dua etmelidir. Derdimiz din olmalıdır. Islâmda kavimcilik, taraftarlık yoktur. Bu dine kimden menfaat geliyorsa biz ona duacıyızdır. Bu hususta buyuruluyor ki:
"Yeryüzünde yürüyen hayvanlar ve (göklerde) iki kanadıyla uçan kuşlardan (ne varsa) hepsi ancak sizin gibi ümmet-
lerdir (onlarında hâlleri, rızıkları, ecelleri takdir edilmiş ve yazılmıştır)." (Enam Suresi:38)
İnsanlar nasıl bir ümmetse diğer mahlûkatta öyle ümmettir (muhtelif cinslerdir). Kuşlar da, koyunlar da, karıncalar da hep ümmetlerdir. Başlarında da bir reisleri vardır.
Kur'an-ı Kerim'de Süleyman (Aleyhisselâm) ın kıssası anlatı- lirken bu konuya temas edilmiştir
Esteizübillah:
"Nihayet (Süleyman (Aleyhisselâm) ve ordusu Şam'daki) karınca vadisine
vardıkları zaman karıncaların reisi olan bir karınca şöyle dedi: Ey
karıncalar! Yuvalarınıza girin Süleyman ve ordusu sizi farketmeyerek kırıp ezmesin."
(Neml Suresi: 18)
Her karınca bir vazifede. Kimi karınca rızık temin ediyor, kimi yuva yapıyor. Başlarında da bir reis var. Onları bekliyor. Gelebilecek zararlardan korumak için onları gözetliyor.
Ayet-i celilede Mevlâ Tealâ: buyurdu. Kelime- sonundaki: müenneslik alâmetidir. Anlaşılıyor ki karıncaların reisi dişi idi. Hayvanlarda dişi reis olabilir. Ama insanlarda reisin kadın
olması doğru değildir. Zira nâmahremlik durumu vardır.
Fıkıhta kadından hakim olur denir? Lâkin kim tayin ederse günahkâr olur. Zira mahkeme edileceklerin çoğunluğu erkektir, Hakime olan kadın onlar arasında hükmederken nasıl onlar ile konuşacak yahut ne şekilde onlara bakacak.
Sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyuruyor ki:
"İşlerini ( başkanlığı) doğrudan doğruya bir kadına bırakan kavim asla felah bulamaz."
Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu sözü: "Faris ehli başlarına Kisranın kızını idareci yaptılar," haberi kendisine ulaştığı zaman söyledi.
Kadının reis tayin edilmeyişi ona hürmettir. Şerefini, namusunu, muhafaza etmek içindir. Bu bakımdan Allah Tealâ kadınların evlerinde oturmalarını emir buyuruyor.
Allahımızın şu büyüklüğüne bakın ki karıncadan reis tayin ediyor. Allah'ın kudreti ile oluyor bu işler.
Size soruyorum. Reis olan karınca diğer karıncalara yuvalarına girmelerini, aksi takdirde ezilebileceklerini haber verdikten sonra onların içlerinden biri emri dinlemeyip yuvaya girmese ve sonuçta ezilse suç kimindir? Reisin mi? Emre itaat etmeyip ezilenin mi? Ezilen mes'ul olur.
İşte en şerefli mahlûk olan insan, yaradanının emrini tutmazsa kendisine bundan sebep bir zarar isabet ettiğinde, kimi kime şikâyet edecek?
Meselâ Allah-u Tealâ, Resulü vasıtasıyla kadının kapanmasını emir buyurdu. Hanımlardan biri bu emri dinlemese ve tevbe etmeden ölse, ahirette onu ateşler kaplasa kime bağıracak, ne diyecek...
Allah'a şükür olsun ki, cemaatımız, sarık, şalvar, cübbe ve çarşaf gibi islâm kisvesini her yerde giymektedir. Bir insan müslümanların yanında islâmı kıyafeti giyse, münafıkların yanında giymese onun takva ile alâkası yoktur. Siz öyle değilsiniz, size karşı hüsnü zannım kavidir.
Mevlâ Tealâ bizi müttekilerden etsin, zahiren ve batinen, kavlen ve fiilen hep şeriat üzere olalım. O zaman çok muvaffak oluruz.
Bakın! Bosna-Hersek'te ne oldu. Kadınları topladılar, tecavüz ettiler, bir koca hayatta iken eşinin, namusunun elinden alınması kadar kötü birşey yoktur. Yüz defa ölmek ondan daha hayırlıdır. Çocuklar yetim kaldı. Bu belâ nereden geldi?!.
Fuhuş işlerinden kaçınmalıdır. Türkiyede fuhuş çoğalıyor, kendini muhafaza edeni Allah da muhafaza eder, Allah'ı muhafaza etmeliyiz ki, zorlanınca O'nu önümüzde hazır bulalım.