Türkcemizi Dogru Konusalim.

HASAN CAN

Administrator
Yönetici



Türkçe'nin Rekorlari... En uzun kelime:


muvaffakiyetsizlestiricilestiriveremeyebilecekleri mizdenmissinizcesine (70)

TDK'daki en uzun kelime: kuyruksallayangiller (20)

En uzun palindromik kelime: esneyemeyense (13)

Tersten okundugunda da anlamli olan en uzun kelime: iralamamalara, aralamamalari (13)

Art arda çifter çifter en çok harf bulunduran kelime: maatteessüf (4)

En uzun bir sesli bir sessiz giden kelime: mücadelecilesiveremeyebilecegimizin (35)

Harf tekrari içermeyen en uzun ekli kelime: hüpletiyormussaniz ve hödüklesmiyorsaniz (18)

Harf tekrari içermeyen en uzun eksiz kelime: konseptüalizm (13)

Sadece bir harfi farkli olan en uzun eksiz kelime çifti: mahrumiyet, mahkumiyet (10)

Alfabemizin ilk 14 harfi ile yazilan en uzun kelime: affedicideki (12)

Alfabemizin son 14 harfi ile yazilan en uzun kelime: tutusturtusumuzunmus (20)

En uzun kisaltma: IYSSKSIID (9)
(Is Yerinde Saglik, Saglik Korunmasi ve Sigorta Ile Ilgili Danisma (Komitesi)

En çok anlami olan kelime: çikmak
(TDK'da 58 anlami sayilmis)

Ayni kökene sahip olup en çok farkli sekilde kullanilan kelime: hakan, han, kaan, kagan (4)

Farkli köklere sahip olup en çok anlami olan kelime: karin (4)
(Dört anlami: kar kelimesinin 1tekil sahis iyelik hali, karmak fiilinin 2 çogul sahis emir hali, kari kelimesinin 2 tekil sahis iyelik hali, karin kelimesi)

En çok anlamdas: tuvalet, ayakyolu, memishane, apteshane, kenef, hela, yüz numara, kademhane




Bir harfi en çok içeren kelimeler:


alafrangalastiramayacaklardansalar (13)
beybabalasabilen (4)
seccadecilesecekmissinizcesine (5)
çiçekçiymisçesine (4)
didindirdiklerimizdendir
geleneksellestiriveremeyebileceklerdenseler (15)
gepgergin (3)
dagdagasizliga (3)
hahhah (4)
sikintisizlastiriciliginizin (11)
kisiliksizlestiricilestiriverebileceklerimizdenmis sinizcesine (16)
janjan (2)
kikiriklesecektik (5)
tellallasilabilmeli (7)
mükemmellesemememmis (7)
anneanneninkininsin (9)
otokontrolsüzlesiyor (5)
hötöröf (3)
muharrirlestirivermislerdir (7)
hassasiyetsizlesseymissin
sisiklesmismis (5)
tattirttiktan
unutturuculugumuzunmus (10)
düsündürttürücülügümüzünmüs (11)
verevlesivermek (3)
yayimlayamayayim (5)
lezzetsizlesemezseniz (5)




Harf Sayilari



2 harften olusan en uzun kelime: ememememe (9)
3 harften olusan en uzun kelime: yamayamamaya, yamayamamama (12)
4 harften olusan en uzun kelime: mayalayamamamla (15)
5 harften olusan en uzun kelime: mayalayamamaliyim (17)


Içindeki her harf birden fazla geçen en uzun kelime: serserilesememislerse (21)

Içindeki her harf tam ikiser kez geçen en uzun kelime: kükürtatarinin (14)
(kükürtatar: kükürtlü buhar çikaran ve üzerinde kükürt biriken alan)

Içindeki bütün harfler ya bir ya da iki kez geçen en uzun kelime: törpüleyemiyormussaniz (22)

Içinde en çok sayida farkli harf bulunduran kelime: gölcüklestiriyormussaniz (20)




Sesliler Ve Sessizler


Sesli / sessiz orani en yüksek kelime: aile, iade (3/1)
Sessiz / sesli orani en yüksek kelime: sfenks, sprint (5/1)
Ardarda en çok sesli: suiistimal, maaile (3)
Ardarda en çok sessiz: angström (5)
Bir seslinin bir kelimede en çok kullanimi (baska sesli yok): badanalayamayacaklardansalar (12)
Bir sessizin bir kelimede en çok kullanimi (baska sessiz yok): anneannenin

Sadece birer harfleri farkli olan ve ayni eki tasimayan en çok kelime:

3 harfli: ban, can, çan, dan, fan, han, kan, ¤¤¤, pan, san, san, tan, van, yan, zan (15)
4 harfli: kaba, kaça, kafa, kaka, kala, kama, kana, kapa, kara, kasa, kaya, kaza (12)
5 harfli: kabin, kaçin, kadin, kalin, kapin, karin, kasin, katin, kayin (9)
(kabin: kap + tamlayan eki; kapin: kapi + iyelik eki; katin: katmak eylemi 2 çogul kisi emir kipi)
6 harfli: sarmak, sarmal, sarmam, sarman, sarmas, sarmaz
7 harfli: çekinik, çekinim, çekinin, çekinip, çekinir, çekinis, çekiniz (7)


En çok anagram:


3 harf: aks, ask, kas, sak (4)
4 harf: aksi, asik, aski, iska, kasi, kisa, saki, sika (
5 harf: çakir, çarik, çarki, çikar, çikra, çirak, kaçir, kiraç, arkçi, irkça (10)
(Son iki kelimeyi Ismet Keskinsoy gönderdi)
6 harf: kelime, ekilme, eklemi, melike, kileme, ekelim, emekli, ekimle, ekmeli, lekemi (10)
7 harf: akildir, aklidir, alirdik, darilik, kaldiri, kalirdi, kiladir, kilardi, lakirdi (9)


Harf sirasi:


Harfleri sirali olan en uzun kelime: dekorsuz
(Bu rekor, TZV Oyun'99 Yari Final sinavinda soru olarak çikti)
En çok sessiz harfi sirali olan kelime: biçaklamaniz (7)
Harfleri ters sirali olan en uzun kelime: Sogdca
En çok sessiz harfi ters sirali olan kelime: yatirmak (5)
Harfleri sirali olan en uzun cümle: Aç degil mortuz (13)
Harfleri ters sirali olan en uzun cümle: Vur, on mih feda! (12)


Atasözleri ve deyimler:


En uzun atasözü: Abdal ata binince bey oldum sanir, salgam asa girince yag oldum sanir (57)
En kisa atasözü: Aç ayi oynamaz (12)
En uzun sifat-deyim: huyu huyuna suyu suyuna uygun (25)
En uzun fiil-deyim: Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak (42)
En uzun söz-deyim: Geline oyna demisler, yerim dar demis; yer göstermisler, yenim dar demis (59)


Özel isimler:



En uzun ad: Abdulmuttalip (13)
En uzun soyad: Kocakethüdaogullarindan (23)
(Mehmet ~, Balikesir telefon rehberinden)
En çok ad: Hasan Hüseyin Kerem Ugur Arda (4)
En sik rastlanan ad soyad: Mehmet Yilmaz
En sik rastlanan ayni ad soyad: Yilmaz Yilmaz
(Son iki rekor için kaynak ÖSYM'nin veritabanidir)
En uzun il adi: Afyonkarahisar (14)
En uzun ilçe adi: Sereflikoçhisar (15)
En uzun cadde, sokak adi: Profesör Doktor Muammer Aksoy Caddesi (26)
(Ankara-Bahçelievler eski 2 Cadde)

Baska bir dilde farkli bir anlami olan en uzun sözcük:

Almanca: kalender ( (Almanca'da "takvim")
Fransizca: piller (Fransizca'da "yagmalamak")
Ingilizce: deliver (7) (Ingilizce'de "dagitmak")
Ispanyolca: rey (3) (Ispanyolca'da "kral")
Italyanca: usare (5) (Italyanca'da "kullanmak")
Latince: hasta (5) (Latince'de "mizrak")


En uzun kelime için açiklama: Kötü amaçlarin güdüldügü bir ögretmen okulundayiz Yetistirilen ögretmenlere ögrencileri nasil muvaffakiyetsizlestirecekleri ögretiliyor Yani ögretmenler birer muvaffakiyetsizlestirici olarak yetistiriliyorlar Fakat ögretmenlerden biri muvaffakiyetsizlestirici olmayi, yani muvaffakiyetsizlestiricilestirilmeyi reddediyor, bu konuda ileri geri konusuyor Bütün ögretmenleri kolayca muvaffakiyetsizlestiricilestiriverebilecegini düsünen okul müdürü bu duruma sinirleniyor, ve söz konusu ögretmeni mak----- çagirip ona diyor ki: "Muvaffakiyetsizlestiricilestiriveremeyebilece kler imizdenmissinizcesine laflar ediyormussunuz ha?
 

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
Dunyanin en guzel diline sahibiz ve kiymetini bilmiyoruz!!
Oyleki artik sanallasan bir dunyada sanal tabirleri kullaniyor bunu gunluk konusmalara yansitiyoruz.

[URL="http://img64.imageshack.us/img64/4740/1166382822yenilogo.jpg"] [/URL]

Türkçe Hakkindaki Görüslerim - Johan Vandewalle

"Anadili Türkçe olan bir kisinin kisa cümlelerle düsündügü, konusma aninda ise bu kisa cümleleri çesitli yollarla birbirine baglayarak karmasik yapilar kurdugu görüsündeyim. Bu "cümle baglama egilimi" bazi konusurlarda zayif, bazilarinda ise adeta bir hastalik derecesinde güçlü olabilir. Bu son durumda ortaya çikan dilsel yapilar, insan zihninin üstün olanaklarini en güzel sekilde yansitiyor. Farkli dil gruplarina ait birçok dili inceledigim halde simdiye kadar hiçbir dilde beni Türkçe’deki karmasik cümle yapilari kadar büyüleyen bir yapiya rastlamadigimi söyleyebilirim. Biraz duygusal olmama izin verirseniz, bazen kendime "keske Chomsky de gençliginde Türkçe ögrenmis olsaydi ", diyorum. Eminim o zaman çagdas dilbilim Ingilizce’ye göre degil, Türkçe’ye göre sekillenmis olurdu"
 

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
TÜRKCE´mizi DOGRU KONUSALIM,SAHIP CIKALIM.


[URL="http://img44.imageshack.us/img44/3016/turklugunkalesiturkce.jpg"] [/URL]

[URL="http://img94.imageshack.us/img94/6798/trke3ff6.jpg"] [/URL]

Dünyanin en güzel diline sahibiz ve kiymetini bilmiyoruz!!
Öyleki artik sanallasan bir dunyada sanal tabirleri kullaniyor bunu günlük konusmalara yansitiyoruz.

Hicbirimiz Mükemmel degiliz ve tabii ki mutlaka hata yapiyoruz ,veya bu hatayi yapmamak icin gayret göstermiyoruz.
Hatalari ve Türkcemizi dogru kullanmaya calismak acisindan bu yaziya dikkat edeceginizden dolayi hepinize tesekkürlerimi sunarim.


Türkçemize Sahip Çikalim. Nereye Gidiyor Bu Türkçemiz ?


Bakalim nereye kadar gidecek Tükçemiz!!
Evet Arkadaslar Tükçemize Sahip Çikmaliyiz,Yoksa Ileride Sahip çikabilecegimiz Bir Türkçemiz olmayacak!!!



-ewt. bunu bende biliomm. sen daa bilmionmuuu???
- biliom tabee
- tmm o zmn. grsrz. byyy.
- oki

Sizce bu diyalog hangi dille yazılmış olabilir? Türkçeye biraz benziyor, öyle değil mi? Evet, biraz zorlayınca, birkaç kez baştan okuyunca Evet, evet, çözdük sonunda. Bu, Türkçe.

Türkçe, son zamanlarda o kadar yıpratıldı ki, bırakın Türkçe öğrenmeye çalışan bir yabancıyı, ana dili Türkçe olan birisi bile İnternet ortamındaki Türkçeyi anlayamaz hâle geldi.
Sözüm ona forum sitelerindeki konulardaki, bloglardaki yazıların altlarındaki, haberlerdeki yorumlar o kadar basit, o kadar âdî bir dille yazılmaya başlandı ki, bu yazılıp çizilenlerden bir şey anlayabilmek imkânsız oldu. Öyle ki, ilkokul birinci sınıfta öğretilen yazım kuralları bile hiçe sayılmaya başlandı. Bu yüzden, en genel yazım kurallarını tekrar hatırlatma ihtiyacı hissettim ve bu yazıyı hazırlamaya karar verdim. İşte, Türkçeyi tam olarak olmasa bile, nispeten iyi bir şekilde kullanabilmek için bazı ipuçları:


1. Cümleye daima büyük harfle başlayın. Her ne kadar bazı İnternet sitelerinde küçük harf zorunluluğu olsa da, bunu doğru bulmuyorum. Sonuç olarak büyük harfler boş yere üretilmemiş, öyle değil mi?

2. Kelimelerdeki harfleri hiçbir zaman yutmayın ve Türkçe alfabede olmayan w, x, q gibi sesleri Türkçe kelimelere karıştırmayın. Yani, evet yerine ewt, tamam yerine tmm ya da ok, geliyorum yerine geliom, yapacağım yerine yapcam gibi gülünç ifâdeler kullanmayın.

3. İngilizce teknik terimlerin Türkçe karşılıklarını kullanmaya özen gösterin: Server yerine sunucu, flash disk yerine taşınabilir bellek, cpu yerine işlemci, printer yerine yazıcı vb. gibi (NOT : ilk başlarda türkçe karşılıklar kulağa garip gelebilir ama kullanılmadan alışmak imkansız. Bugün COMPUTER diyen kaldı mı aramızda ? )

4.* Her noktalama işaretinden sonra, (yani virgül, nokta, üst üste iki nokta, soru ve ünlem işaretleri gibi) bir boşluk (yani espas) bırakın.
Bunu yapmazsanız cümleleriniz ve sözcükleriniz karmakarışık bir koyun sürüsüne benzer. Hiç birini diğerinden ayıramazsınız.


BOL NOKTA BOL HATA


Türkçe imla kılavuzunda yan yana iki nokta şeklinde bir noktalama işareti yok.

Ama yan yana üç nokta Türkçe imlasında yer alan bir noktalama işaretidir. Bunu unutmayın!

5. Kesme işaretini kullanmaya özen gösterin. Özel isimlere gelen çekim ekleri daima kesme işareti ile ayrılır: Ankara´ya, İstanbul´dan, Meltem´e vs. gibi. Yalnız, hatırlatmakta fayda var:
Dil isimlerine gelen ekler hiçbir zaman ayrılmaz. Örneğin; Türkçe´yi değil Türkçeyi yazımı doğrudur.

5. Ayrı ve bitişik yazılması gereken de/da eklerinin farkına varın. Dahi anlamındaki de eki her zaman ayrı yazılır: Ali de toplantıya katılacak (Ali dahi toplantıya katılacak). gibi. Ayşe´de toplantıya katılacak. derseniz, Toplantıya katılacak kişilerden birisi Ayşenin içinde toplantıya katılacak. demiş olursunuz.

6. Soru eki olan mi her zaman ayrı yazılır: Dün yağmur mu yağdı?

7. Şey´li şeyler her zaman ayrı yazılır: Bildiğim bir şey var ki, o da yaşamak.

8. Her de yine her zaman ayrı yazılır: Her şeye sahip olmak istiyordu.

9. "Ki "eki, eğer bir sahiplik bildiriyorsa bitişik yazılır: "Benimki (benim arabam) daha hızlı." Bağlaç olan "ki" ise daima ayrı yazılır: "O kadar yorgunum ki, hemen uyumak istiyorum."Peki bu "ki"yi nasıl anlayacağız? Çok basit: "ki"yi ve sonrasını silin. Geride kalan kısım anlamlı bir cümle oluşturuyorsa bu iş tamamdır. Oradaki "ki" ayrı yazılmalıdır.

10. Yazımı en çok karıştırılan kelimeler ve bunların doğru yazımları ise şöyledir:

herkez > herkes
yalnış > yanlış
orjinal > orijinal
fiat > fiyat
miğde > mide
pekçok > pek çok
Sovan > soğan
Dokuman > doküman
Meyva > meyve
Fasulya > fasulye


11. Hâl Ekleri:

a) -i (yükleme) hâli: İsmi niteler, etkiyi gösterir. Yüklem ne ile ilgiliyse ona gönderme yapar.
Örneğin; Bilgisayarı ne zaman getireceksin? (neyi getireceksin? gibi kimi ve neyi sorularına cevap verir.)

b) -e (yönelme) hâli: Genellikle bir yerden bir yere hareketi gösterir.
Örneğin: Arabayla İstanbula gittiler. (�nereye gittiler? gibi nereye, kime vb. sorulara cevap verir.)

c) -de (bulunma) hâli: Konum bildirir.
Örneğin: Telefonumu evde unutmuşum. (nerede unutmuşum? gibi nerede, kimde vb. sorulara cevap verir.)

ç) -den (çıkma) hâli: Bir ayrılma durumunu bildirir.
Örneğin: Ankara´dan İstanbul´a doğru yola çıktılar. (�nereden yola çıktılar? gibi nereden, kimden vb. sorulara cevap verir.

d) Yalın hâl: İsmin hiçbir hâl eki almamış hâlidir. Örneğin; telefon, İzmir, otobüs

Eğer bir kelimenin nasıl yazılacağını bilmiyorsanız, Türk Dil Kurumunun sitesi üzerinde yer alan Güncel Türkçe Sözlük sayesinde doğru yazım şeklini öğrenebilirsiniz.


Bunlar, en temel yazım kurallarıdır. Bu kuralların daha fazlasına yine
sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.



SIMDIDEN GÖSTERECEGINIZ HASSASIYETTEN DOLAYI TESEKKÜRLERIMI SUNARIM
 

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
Türk demek dil demektir.
Milliyetin en bariz vasiflarindan biri dilidir.

Türk her seyden önce ve mutlaka Türkçe konusmalidir."

ATATÜRK

[URL="http://img574.imageshack.us/img574/3411/58733452td1dv2.jpg"] [/URL]

Dil Ne Demek - Dil Anlami Tanimi


Dil veya lisân (çogulu:elsine), insanlarin düsündüklerini ve hissettiklerini bildirmek için kelimelerle veya isaretlerle yaptiklari anlasmadir Insanlik tarihinin büyük bir bölümü boyunca, dillerin dagilimi kesintili ve bölük pörçük olmus, insan gruplari dagildikçazaten var olan karmasik iletisim aglarina uydu ve internet iletisimlerininde eklenmesiyle insan irki, ilk kökenlerinden bu yana ilk kez tek bir topluluk halini almaktadir.


Dilin dogusu


Dilin nasil olustugunu kesin olarak bilebilmenin bir yolu yoktur .Izleri yarim milyon yil öncesine kadar dayanan insan yasamina bakildiginda insanlarin bu isi nasil gelistirdiklerine dair bir kanit bulunamamistir. Bu kanit boslugunda bir çok teori ortaya atilmistir.



Tanrisal Teori


Allah Adem'i yaratmistir ve Adem'in seslendirdigi her canlinin ismi o olmustur.
Bir Hindu inanisina göre lisan evrenin yaraticisi Brahma'nin esi tanriça Sarasvasti'den gelmektedir.
Bir çok dinde insanlarin lisanlari ile yaratildiklari inanci vardir .
Teoriye göre insan denilen varlik tek bir atadan gelmisse, insanla birlikte gelisen dil de tek bir kökenden gelmis olmalidir.



Yansima Teorisi


Ilk insanlar, çevrelerindeki sesleri taklit ederek ilkel dilleri olusturmuslardir.

Modern bütün dillerde dogal ses yansimalarina karsilik gelen kelimeler bulunmaktadir. Bu da yansima teorisini desteklemektedir .Ingilizcede splash, boom, bang bu tür yansima kelimelerdir. Buna ragmen somut olmayan, ses olgusuna sahip olmayan kelimelerin olusumunu bu teori ile açiklamak zordur.



Ünlemler Teorisi


Ilk insanlar, korkularini, acilarini, sevinçlerini, ruh hallerini disa vuran sesler olusturmuslar, böylece dil olusmustur .Tüm dünya dillerinde yansima ve ünlemler hemen hemen aynidir.


Birlikte Is Teorisi


Ilk insanlar, isleri birlikte yapmaya baslamislar, birlikte tempo olusturmuslardir




Dil degisimleri


Elsine zamanla degisime ugrarlar veya tamamen yok olurlar. Sözcük yazilislarinda, okunuslarinda ya da imlâ kurallarinda olusan yavas ve küçük yenilikler birikerek ve büyüyerek bu degisimleri olusturur .
Bir dili konusan ya da kullanan insanlar yeterince uzun bir süre fiziksel ya da kültürel olarak ayri yasarlarsa dilleri farklilasmaya baslar .
Bir lisâni belirgin farkliliklarla konusan iki insan, birbirlerini anlayabiliyorlarsa ayri lehçeleri, birbirlerini anlayamiyorlarsa ayri dilleri konusuyor olarak kabul edilirler.
Dillerin birbiriyle iliskili olup olmadiklarini anlamakta kullanilan göstergelerden biri de benzer anlamalar tasiyan, benzer yapili kelimelerdir.
Bu sekilde dogal olarak gelismis dillerin disinda, yapay olarak gelistirilmis diller de vardir. Yapay dillere Esperanto ve Mondlango örnek verilebilir.

Türkçe zaman içinde asagidaki gibi sekillenmis ve degismistir:


Altay dil ailesi

Türk dil ailesi

Güney Dilleri

Balkan Gökoguz (Gagavuz) Türkçesi (Türkiye, Avrupa)

Gökoguz (Moldovya)

Horasan Türkçesi (Iran)

Türkiye Türkçesi (Türkiye, Avrupa, Kuzey Amerika)
 

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
Dilin Millet Hayatindaki Yeri ve Önemi

[URL="http://img168.imageshack.us/img168/2201/26474380217052938256161.jpg"] [/URL]

Bir milleti ayakta tutan, onun varligini ve devamini saglayan, millî suuru besleyen, bir millete mensup olma hazzini veren ve bireylerini birbirine yaklastirarak onlar arasinda birlik yaratan unsur olarak dilin, millet hayatindaki yeri çok önemlidir. Öyle ki milletin varligi, dilin varligiyla mümkündür.

Insanin geçmisini ögrenmesinde, gününü yasamasinda, gelecegine yön vermesinde, kisiligini kazanmasinda, ayni dili konusan diger insanlarla iletisim kurmasinda ve kendisini ifade etmesinde dilin çok önemli bir araç oldugu muhakkaktir. Bu bakimdan dil bir anlamda bireye hizmet eder. Ancak, insan tabiati geregi toplu hâlde yasamaya ihtiyaç duyar .Çevresinde kendiyle ayni degerleri paylasan insanlarin bulunmasini ister. Bu ortak degerlerin olusturulmasinda, paylasilmasinda, nesilden nesile aktarilmasinda, milletin varligini devam ettirmesinde dil, çok önemli bir görevi yerine getirir. Çünkü millet olmanin birinci sarti, ayni dili konusmaktir.



Dil, milletin ortak kültürüyle yol alarak varligini devam ettirir. Milleti olusturan bireyler arasinda birlestirici bir rol üstlenen dil, ayni zamanda ortak suurun, millî suurun ortaya çikmasina hizmet eder. Millî birligi ve beraberligi saglar .

Dilin bu özelligi Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyetini kuran; Türk halki, Türk milletidir Türk milleti demek, Türk dili demektir Türk dili Türk milleti için kutsal bir hazinedir Çünkü Türk milleti, geçirdigi nihayetsiz felâketler içinde ahlâkinin, an’anelerinin, hatiralarinin, menfaatlerinin, kisacasi, bugün kendi milliyetini yapan her seyinin dili sayesinde muhafaza olundugunu görüyor. Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir” sözlerinde veciz ifadesini bulmustur.



Millî varligin korunmasiyla dilin korunmasi arasinda çok siki bir ilgi vardir. Dilini unutmayan fakat bagimsizligini kaybeden bir toplum milliyetini koruyor demektir .Bu toplum, bagimsizligini kazanip bir devlet kurarak, bir millet olarak yeniden tarih sahnesine çikabilir. Sovyet Rusya’nin dagilmasiyla Türklerin ve diger milletlerin bagimsiz birer devlet olarak yeniden tarih sahnesine çikmalari bunun en yeni örnegidir. Tarihte bunun baska pek çok örnegi vardir .Ancak dilini kaybeden milletlerin tarih sahnesinden silindikleri de bilinmektedir.



Bir milletin dili bozulursa kültüründe sikintilar ortaya çikar. Düsünce, sanat ve edebiyat alanlarinda çöküntü baslar. Dil asil islevini (insanlar arasinda anlasma araci olma) yerine getiremez. Kitleler birbirlerini anlayamaz hâle gelir ve yavas yavas kopmalar baslar. Bu gerçek, tecrübeyle sabit oldugu için bir milleti içten yikma yönteminde ise önce dilden baslanir.
Yeni neslin kültürel degerleri ögrenmemesi ve bireylerin, kusaklarin birbiriyle saglikli iletisim kurmalarini engellemek için ne gerekiyorsa yapilir. Bu yüzden dil üzerinde oynanan oyunlara karsi her zaman uyanik olmak gerekir.
Adres bulmada kolaylik olsun gibi bir bahaneyle meselâ; Yunus Emre Caddesi’ni 4 Cadde seklinde degistirmek bile kültür bakimindan son derece yanlistir.
Çünkü, cadde adini rakamla ifade ettiginiz zaman bu tabelayi okuyan kimsenin buradan caddenin numarasi disinda ögrenebilecegi bir sey yoktur. Fakat Yunus Emre adinin yasatilmasi hâlinde en azindan yetisen nesil Yunus Emre’nin kim oldugunu, bu caddeye neden bu ismin verildigini merak edecektir, ögrenmek isteyecektir, ve sonuçta kendi kültüründen birseyler bulacaktir.



Bir milletin ruhu, karakteri, anlayisi çogunlukla sanatkârlarin ortaya koyduklari eserlere yansidigindan bu yönüyle de dil, sosyal yapinin ve kültürün aynasi durumundadir. Dolayisiyla bu eserlerin dikkatle incelenmesi o milletin karakteri hakkinda saglam ipuçlari verecektir. Gelismis ülkelerin kendi kültürlerini ve baska kültürleri ögrenmek için arastirmalar yaptirmalarini, bunlar için bütçelerinden önemli paylar ayirmalarini yabana atmamak lâzimdir.
Her milletin kendine göre birtakim kültür özellikleri oldugu gibi milletlerin zayif ve güçlü oldugu yönler de vardir. Kültür arastirmalariyla bunlarin tespiti mümkündür. Izlenecek politikalarin belirlenmesine bu arastirmalardan elde edilen veriler isik tutmaktadir.
Sömürgeci ülkeler günümüzde stratejik arastirma enstitüleri adi altinda dünyanin dört bir tarafinda yaptiklari arastirmalarda o ülkenin veya bölgenin etnik yapisini, özellikle de yerel dilleri gündeme getirmektedirler.
Tarihte ve günümüzde bunun pek çok örnegini görmek mümkündür.
Özetlemek gerekirse dil, milletin manevî gücünün aynasidir. Bir milletin kültürel degerlerini olusturan ve o milleti ayakta tutan; edebiyati, sanati, bilim ve teknigi, dünya görüsü, ahlâk anlayisi, müzigi geçmisten günümüze ancak dil sayesinde aktarilmaktadir. Dolayisiyla dilin korunmasiyla millî varligin korunmasini ayni seviyede algilamak gerekir.
 

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
Dilin önemi


Insanlari birbirleriyle anlastiran dil, ayni zamanda kültürün biricik aynasidir. Kültürün inceligi, derinligi, tarihi gelismesi dile yansir. Dilden bir kavramin silinmesi, kültürden bir damarin koptugunu gösterir.

TÜRKÇE ; Tarihi çok eskilere dayanan ve dünyanin en büyük dillerinden biridir.

BU YÜZDEN TÜRKÇE ÜZERINDE BIR ÇOK OYUN OYNANMAKTADIR. BU OYUNLARDAN KURTULABILMEK VE BU SAVASI KAZANABILMEK IÇIN DILIMIZI OLABILDIGINCE GÜZEL KULLANMALIYIZ.

TÜRKÇE'NIN ÖNEMI


Türkçe bazilarinin sandigindan daha zengindir. Dilimizde genel olarak kullanilan 30.000 kadar sözcük vardir. Bunlara halk agizlarini ve dilimize girmis yabanci sözcükleri de katarsak kelime hazinesi elli bini geçer. Ayrica Türkçe’de organ hayvan ve doga adlari zengindir. Renk ve akraba adlari da birçok dillere göre daha çesitlidir ve zengindir.

Türklerin Samanist oldugu dönemlerde yani X. Yüzyildan önce Türkçe’de Arap-Fars etkisi oldu. Islam’dan önce Çin Sanskrit Tibet Sogd ve Tohar dillerinin etkisinden söz edilebilir.

Bu dönemde Köktürkçe ve Uygurca güçlü varligini korudu. Hatta Uygur Türkçesi hukuk tip ve dinle ilgili terimlerde gelisme göstermistir. Uygurca öteki Türk lehçelerine de bir ölçüde kaynak olmustur.

X-XII. yüzyillar arasindaki Türkçe’ye Islami sözcük ve terimler girmeye baslamistir. Samanogullari Gazneliler ve Karahanlilar döneminde Türkçe önemini sürdürmüstür. Ahmet Yükneki’nin Atabet ul-Hakaik’i Yusuf Hac Hacib’in Kutatgu-Bilig’i ve Gazneli Mahmud’un Divan-i Lugat-i Türk’ü bu dönemde yazilmistir. Bu yapitlardan ilk ikisinin hem Uygurca hem de Arap harfleriyle yazilmis nüshasi bulunmustur. Içerik elbette Türkçe’ydi

XIII. yüzyildan sonra Türkçe üç ayri lehçe olarak gelisti. Idil-Ural dolaylarinda Kipçak Türkçesi Orta Asya’da Çagatayca ve Önasya’da Oguz Türkçesi varligini sürdürdü. Anadolu dili de Oguz Türkçe’sidir.

Türklerin göçleri kuzeyden ve Iran üzerinden Bati’ya dogru olmustur. Iran üzerinden gelenler Arapça’nin ve Farsça’nin etkisinde kaldilar. Saraylarda Farsça kullanilir oldu. Halk Türkçe konustu. 1243 Kösedag savasinda Selçuklular Mogollara yenildiler. Anadolu Beylikleri Türkçe’yi yeglediler. Özellikle Karamanoglu Mehmet Bey sarayda ve her yerde Türkçe islem yapilmasini zorunlu kildi.

Osmanli Beyligi de Türkçe’yi kullaniyordu. Osmanli Devleti kurulduktan sonra Medresede Farsça ve Arapça’nin etkisi artmaya basladi. XVI. Yüzyila gelindiginde dünyanin en güçlü devleti olan Osmanli Imparatorlugu kültürde ve özellikle edebiyatta Iran’i geride birakti.
Bazi aydinlar Türkçe’nin önemini unutmak istemediler. Mahremi (ö. 1535) sözcükler benzetmeler ve örnekler kullanarak Türkçe’yi öne çikarmak istedi. Edirneli Nazmi (ö.1548) de aruz kullanarak yalin Türkçe’yle siir yazdi. Ali Sir Nevai (ö. 1501) de Muhakeme tul-Lugateyn’i yazarak Türkçe’nin Farsça’dan üstünlügünü göstermeye çalisti.

Medresede ve sarayda Arap-Fars etkisi sürerken halk sairleri hece vezni ile Türkçe siirler yaziyorlardi. Divan sairlerinin bazilari halk sairlerini küçümsüyorlardi. Tasavvuf sairleri de dinsel sözcükleri kullanarak Türkçe’yi halkin anlayabilecegi biçimde kullandilar. 1839 Tanzimat Fermani’ndan önce Esat Efendi bu tarihten sonra da Sinasi Türkçe’yi öne çikarmak istedi.

Batililarin destegiyle Osmanli’da azinliklarda ulusal bilinç güçleniyordu .Yunanistan böylece bagimsizligini almisti. XIX. Yüzyilda Osmanli aydinlarinda ulusal bilincin basladigina tanik oluyoruz. Ulusal bilinçte dil de olaganüstü önemlidir. Ahmet Cevdet Pasa ve Fuat Pasa Türkçe’nin gramerini yazdi. Ahmet Vefik Pasa Ebu’l-Gazi Bahadir’in Secere-i Türk adli Çagatayca yapitini halkin anlayacagi Türkçe’ye çevirdi.

Ali Süavi Hive adli yapitiyla Türkçülüge önem verdi. Süleyman Hüsnü Pasa da Tarih-i Alem adli yapitinda Islam’dan önceki Türk tarihine önem verdi. 1870’de Mekteb-i Tibbiye’nin ögretim dili Fransizca’dan Türkçe’ye çevrildi. Osmanli Anayasasi’nin 18. maddesinde devletin dilinin Türkçe oldugu belirtildi.

Kirimli Ismail Gaspirali (1851-1914) Türk dünyasinda dilde fikirde ve iste birlik istedi. Türkçe’nin yabanci dillerden kurtarilmasini önerdi. Ayrica Türkler için ortak yazi dilinin yaratilmasini istedi. Mehmet Emin Yurdakul ve Ziya Gökalp Türklük bilincinin güçlenmesi için çok çaba harcadi. 1923’de Cumhuriyetin kurulusundan sonra bes hececi sairler ve ayrica Yedi Mesaleciler aruz yerine ölçülü ve uyakli siirler yazarak Türkçe’ye hizmet ettiler.

Atatürk dilin önemini vurguladi ve söyle söyledi:
“Millet dil kültür ve ülkü birligi ile birbirine bagli yurttaslarin olusturduklari sosyal ve siyasal topluluktur.”

Atatürk 1928’de Türk alfabesinin kabulünü saglayarak Türkçe’nin gelismesine katkida bulundu. Bununla da yetinmeyerek 1932’de Türk Dili Tetkik Dernegi’ni kurdu. Bu dernek 1936’da Türk Dil Kurumu adini aldi. Cumhuriyet döneminde dil kurultaylari olusturularak Türkçe’nin önemi ve zenginligi ortaya kondu.

Özellikle yabanci sözcüklerden Türkçe’nin temizlenmesine çalisildi. Osmanlica Türkçe Arapça ve Farsça karisimi bir halindeydi. Atatürk halkin anlayacagi dile dönülmesi için söyle söylemisti:
“Ülkesini yüksek bagimsizligini korumasini bilen Türk Milleti dilini de yabanci diller boyundurugundan kurtarmalidir.”

Cumhuriyet döneminde Türk Dil Kurumu’nun çabalariyla anlasilir. Türkçe ortaya çikarilmistir. Ancak zamanimizda bu kez de Batili dillerin sözcükleri dilimizi doldurmaya basladi. Tabela adlari teknik araç ve gereçlerin adlari dikkati çekicidir. Medyada yabanci sözcük kullanarak bilgiçlik satanlar az degildir. Halk arasinda günaydin yerine “selamun aleyküm” diyenler dikkati çekicidir. (Allahin selameti üzerinize olsun )diye söylenilebilir.“Hosça kal” ya da “Allah’a ismarladik” yerine “bay bay” diyenler çogaldi.

Sözün özü Türkçe’miz zengin ve güzel bir dildir.
Çocuklarimizi Türk diliyle egitim yapan okullarda okutarak Türkçe’mizi ögretelim.
Yabanci dili ögrenmek baska ilkögretimden itibaren yabanci dilde egitim almak baskadir.
Yabanci dilde küçük yastan itibaren egitim alan çocuk yabanci mantigi ile düsünmeye baslar.
Ilkin kendi dilimizi ögrenelim. Sonra da yabanci dile yönelelim. Türkçe’yi unutmamak kosuluyla yabanci dil ögrenmek de çagimizin geregidir.
Türkçe egitim yapan okullarda zaten gerekli yabanci dil ögretiliyor.

Bir ulusun bagimsizliginda ve kültürünün korunmasinda dil çok önemlidir. Bu nedenle Türkçe’mizi yabanci dillerin baskisindan kurtarmak için daha çok çaba harcamaliyiz.



Dil bir milletin tarihi gelenegi ile birlikte, ayni irktan insanlarin iletisimini saglayan, ayni zamanda cografya ve kültür bütünlügünü de içeren bir konusma ve yazma aracidir. Nasil ki Almanya, Ingiltere, Fransa gibi ülkelerin kendi milli dilleri varsa, Türkiye’nin de, tarihine dayali milli bir dili vardir. Zira, Milletleri millet yapan özelliklerin en önemlilerinden biriside dildir.

Hal böyle iken, Türkiye’de öz dilimiz olan Türkçe’nin, neredeyse ikinci sinif bir dil muamelesi gördügünü söylersek, herhalde fazla yalan söylememis oluruz. Çünkü konusurken de, yazarken de o güzelim Türkçe’mize fazla önem vermiyoruz. Elbette ki bir ülkede yazma dili ile konusma dili arasinda, cografi ve mahalli özelliklere göre farkliliklar bulunabilir. Ancak, bu farklilik bir bölünmeden ziyade, bir kilimin desenleri gibi bütünleyici bir unsur olmalidir.

Burada belirtilmek istenen konu, ülkemizde Türkçe yerine farkli dillerin konusulmaya çalisilmasi ve buna da AB rüyasi adina prim verilmesidir. Oysaki azinlik gibi gösterilen dilin ne bir krameri nede bir alfabesi vardir. Yapilmak istenen sadece kilimi desenlerinden ayirmaktir. Birde öz yurdumuzda Türkçe’nin birakilip, baska dillerle reklam yapilmasi, konusulmasi, yazilmasi ve isyerlerine yabanci isimlerin konulmasi insanin agirina giden konulardan birisi diyebiliriz.

Televizyon reklamlarina baktigimizda, yerli üretimlere yabanci ürün isimlerinin konulmasi, ona benzetilmesi ve okurken de onlarin taklit edilmesi, sokak ve caddelerimizin yabanci tabelâlarla dolmasi, güzelim Türkçe’nin birkaç kurusluk ticarete feda edilmesinden baska nedir.

Öteden beri dükkanlardaki yabanci isimler dikkatimizi çekiyor.
“Moda shoop, Bilek Roze, yada butik” gibi levhalara baktigimiz da, Türkiye’de miyim, yoksa Avrupa’da miyim diye düsünmekten kendimizi alikoyamadigimiz bir gercektir.
Konusurken de yazarken de, bilhassa Anadolu da, Türkçe’nin ses uyumuna ve kurallarina göre konusup yazmiyoruz. Bu gün Türkçe’nin en güzel konusuldugu yer Istanbul olaraktan anilmaktadir. Öylesine ki, birçok yerde “Istanbul Türkçe’si gibi” tabiri kullanilir olmustur.

Halbuki Türkiye Istanbul dan ibaret degil, Istanbul da ayri bir ülke degildir. Bu tabir ülkemizin bütünlügünü bozuyor gibi geliyor bana. “Istanbul Türkçe’si” tabirini resmi yazi dili olarak kabul edebiliriz. Yazi dili ise, bir toplumun milli kültürünü ve tarihini yansitan bir ayna gibidir. Bir bakima kültür dili de diyebiliriz buna. Eger Kültür dili olmasaydi Yunus Emre’yi Mavlana’yi ve Osmanli’yi nasil anlayacaktik. Örnegin, Orhun abidelerinin tamami Türkçe yazilmis olsaydi, bu gün üzerine sis perdesi çökmüs Zümrüt tasi gibi bir kenarda kalmayacak, daha iyi anlayacaktik.

Türkçe’nin, Türkiye’de bir üvey evlat muamelesi görmesi benim kanima dokunuyor dersek, sanirsam çok abartmis olmayiz. Ikinci bir hususta, büyük bir isyerine girerken Ingilizce yada, yabanci dil bilip bilmedigimiz soruluyor. Sorulmasina karsi oldugumdan degil, ama önce iyi Türkçe bilip bilmedigimiz sorulsa daha iyi olacak gibi geliyor bana. Zira kendi öz dilimize öylesine yabanci olmusuz ki, neredeyse hiç Türkçe bilmese de, sadece baska dilleri konussa makbule geçecek.

Almanya’da, Fransa’da, Japonya’da kendi insanini ise alirken, Türkçe’yi bilip bilmedigi soruluyor mu? Yada magazalarinda Türkçe isimler görülüyor mu?
Türkiye’de Türkçe’nin konusuldugu, Türkçe’nin yazildigi ve Türk adlarinin konuldugu bir ortama kavusuncaya kadar dil mücadelesine devam edilmeli kanaatindeyim
 

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
Türkçemize sahip çikalim
Türk Dilinin Önemi

[URL="http://img243.imageshack.us/img243/8696/aryorumpc8.png"] [/URL]

Her sey, bizi birbirimize kenetleyen en güçlü bag olan Türkçe için!
Dilimize sahip çikalim Aramizda Türkilizce degil , Türkçe konusalim.


Türkçemize sahip çikalim.


Atalarimiz sadece toprak için kiymetli canlarindan vazgeçmemisler.
Bu ülkeyi vatan yapan ulvi degerlerden biri de dildir.
Atalarimiza olan borcumuzu böylede ödeyebiliriz.
Bir yandan ilerlerken, bir yandan tökezliyoruz. Bilgisayar çagi ve internet kullanimi kisacasi “chat dili” dedigimiz düsman, dilimizi mahvetmekte.




TÜRK HARFLERININ KABUL VE TATBIKI HAKKINDA KANUN


Kanun Numarasi : 1353
Kabul Tarihi : 1/11/1928
Yayimlandigi Resmi Gazete : Tarih : 3/11/1928 Sayi: 1030
Yayimlandigi Düstur : Tertip: 3 Cilt: 10 Sayfa: 3

Madde 4 : Halk tarafindan vaki müracaatlardan eski Arap harfleriyle
yazili olanlarinin kabulü 1929 Haziraninin birinci gününe kadar caizdir.
1928 senesi Kanunuevvelinin iptidasindan itibaren Türkçe hususi veya resmi levha, tabela, ilan, reklam ve sinema yazilari ile kezalik Türkçe hususi,resmi bilcümle mevkut, gayri mevkut gazete, risale ve mecmualarin Türk harfleriyle basilmasi ve yazilmasi mecburidir.


“Vatanini en çok seven, görevini en iyi yapandir”
Milli bilincin ayakta kalabilmesi ve uyanik bulunmasi için dil ve tarih ugrunda çalismaya mecburuz.
Türk milletinin milli dili ve milli benligi bütün hayatinda egemen ve esas kalacaktir.

1933 M.Kemal Atatürk

Atatürk Diyor ki!

* Türk demek, dil demektir Ülkesini, yüksek bagimsizligini korumasini bilen Türk ulusu, dilini de yabanci diller boyundurugundan kurtarmalidir.
* Kesin olarak bilinmelidir ki, Türk ulusunun ulusal dili ve bengi, bütün yasaminda egemen ve temel olacaktir.
* Türk dilinin, kendi benligine, aslindaki güzellik ve zenginligine kavusmasi için, bütün devlet örgütümüzün dikkatli, ilgili olmasini isteriz.
* Dilin zengin ve ulusal almasi, ulusal duygularin gelismesinde baslica etkendir Türk dili, dillerin en zenginlerindendir Yeter ki, bu dil bilinçli olarak islensin.
* Ulusal duygu ile dil arasindaki bag çok güçlüdür. Dilin ulusal ve zengin olmasi, ulusal duygunun gelismesinde baslica etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil, bilinçle islensin — 2 Eylül 1932
* Türk demek, dil demektir Ulusun çok açik niteliklerinden birisi de dildir. Her seyden Önce ve kesinlikle Türkçe konusulmalidir — 1932
* Türkçe konusmayan bir insan; Türk harsina, Türk topluluguna bagliligim iddia öderse, buna inanmak dogru olmaz.
* Türk affinin kendi benligine, aslindaki güzellik ve zenginligine kavusmasi için, bütün devlet örgütümüzün, dikkatli, ilgili olmasini isteriz. — Kasim 1937
* Ülkesini, yüksek bagimsizligim korumasini bilen Türk ulusu, dilini de yabanci diller boyundurugundan kurtarmalidir. — 1 Kasim 1932
Dil, kültürün en önemli parçasidir.
Dilini kaybeden bir millet, benligini kaybetmis sayilir.
Bunun farkinda olalim, buna göre davranalim.
tarihte hiç bir toplum topla tüfekle yok olmamistir,
ancak kültürlerini kaybeden toplumlar yok olmustur ,kültürun en önemli parçasida dildir.
 

HASAN CAN

Administrator
Yönetici
Bakalim nereye kadar gidecek Tükçemiz!
Evet Arkadaslar Tükçemize Sahip Çikmaliyiz,yoksa Ileride Sahip çikabilecegimiz Bir Türkçemiz olmayacak!!!

KARAMANOGLU MEHMET BEY'I ARIYORUM



Karamanoglu Mehmet Bey'i ariyorum

Göreniniz, bileniniz, duyaniniz var mi?
Bir ferman yayinlamisti;

'Bu günden sonra, divanda, dergahta, bargahta, mecliste,
meydanda Türkçe'den baska dil konusulmaya' diye,

Hatirlayaniniz var mi?
Dolanin yurdun dört bir yanini,
Çarsiyi, pazari, köyü, sehiri,
Fermana uyaniniz var mi?

Nutkum tutuldu, sasirdim, merak ettim,
Dolandiginiz yerlerdeki Türkçe olmayan isimlere,
Gördüklerine, duyduklarina üzüleniniz var mi?

Tanitimin demo, sunucunun spiker,
Gösteri adaminin showmen, radyo sunucusunun diskjokey,
Hanim aganin first lady olduguna sasiraniniz var mi?

Dükkanin store, bakkalin market, torbasinin poset,
Magazanin süper, hiper, gros market,
Ucuzlugun damping olduguna kananiniz var mi?

Ilan tahtasinin bilboard, sayi tabelasinin skorboard,
Bilgi alisinin brifing, bildirgenin deklarasyon,
Merakin, ugrasin hobby olduguna güleniniz var mi?

Birakin eli, özün bile seyrek ugradigi,
Beldelerin girisinde welcome,
Çikisinda goodbye okuyaniniz var mi?

Korumanin, muhafizin body guard,
Sanat ve meslek pirlerinin duayen,
Itibarin, sayginligin prestij oldugunu bileniniz var mi?

Sekinin, alanin platform, merkezin center,
Büyügün mega, küçügün mikro, sonun final,
Özlemin, hasretin nostalji oldugunu ögreneniniz var mi?

Is hanimizi plaza, bedestenimizi galeria,
Sergi yerlerimizi center room, show room,
Büyük sehirlerimizi mega kent diye gezeniniz var mi?

Yol üstü lokantamizin fast food,
Yemek çesitlerimizin menü,
Hesabini adisyon diye ödeyeniniz var mi?

Iki katli evinizi dubleks, üç katli komsu evini tripleks,
Kösklerimizi villa, esigimizi antre,
Bahçe çiçeklerini flora diye koklayaniniz var mi?

Sevimlinin sempatik, sevimsizin antipatik,
Vurguncunun spekülatör, eskiyanin mafya,
Destege, bilemediniz koltuk çikmaya sponsorluk diyeniniz var mi?

Mesireyi, kir gezisini picnic,
Bilgisayari computer, hava yastigini air bag,
Eh pek olasicalar, oluru, pekalayi okey diye konusaniniz var mi?

Çarpici, önemli haberler flash haber,
Yasa, varol sevinçleri oley oley,
Yildizlari star diye seyredeniniz var mi?

Virvirik daginin tepesindeki köyde,
Cafe shop levhasinin altinda,
Acinin da acisi kahve içeniniz var mi?

Topragimizi, bayragimizi, inancimizi çaldirmayalim derken,
Dilimizin çalindigini, talan edildigini,
Özün el diline özendigine içiniz yananiniz var mi?

Masallarimizi, tekerlemelerimizi, atasözlerimizi unuttuk,
Sarkilarimizi, türkülerimizi, ninnilerimizi kaybettik,
Türkçemiz elden gidiyor, dizini döveniniz var mi?

Karamanoglu Mehmet Bey'i ariyorum,
Göreniniz, bileniniz, duyaniniz var mi?
Bir ferman yayinlamisti
Hayal meyal hatirlayip da, sahip çikaniniz var mi?



[URL="http://img708.imageshack.us/img708/7657/bscap0023d.jpg"] [/URL]


Söyle konusuyor Batili benligimiz:


Müslüman kalabilirsin ya da baska bir dinde; ama beni yakalamak için degismelisin dostum.
Dilini degistirmelisin önce.
Yüksek ortamlarda benim dilimi kullanmalisin.
Benim dilimi ikinci dil ya da yabanci dil olarak ögrenmen yetmez. Kendi dilin yabanci kalmali, hatta neredeyse etnik bir dil; benim dilim ise yüksek ortamlarda anadil olmali.

Nedir bu yüksek ortamlar?
En basta yüksekokullar.
Sonra liseler, ortaokullar, ilkokullar, hatta anaokullari. Kendi dilinle konusmak sende asagilik duygusu yaratmali.

Örnegin marketing (pazarlamanin yüksek olani) alaninda benim sözcüklerimle cümleler kurmalisin.
Kendi dilinle ifade etmeye çalis bak, ne kadar da bayagi kaliyor. Global dünyanin bir parçasi olarak kendini hissetmek istiyorsan, benim yaptigimi iyi yapmalisin.
Gazetelerinin, televizyonlarinin! isimleri bile benim dilimde olacak. (Eskiden beri olanlar kalsin) Edirne'den Sibirya'ya kadar bütün Türkler, gökteki yildiza "yildiz" der, ya da "cildiz" Biliyorum binlerce yildir bu böyleydi Ama artik "star" demelisin. Unut artik "yildiz"i .Senin yildizin geçmiste degil, Dogu'da hiç degil, bizim tarafta.

Zaten bu konulari da sana ben ögretmiyor muyum? Hangi ülkede Orta Asya ile ilgili daha çok arastirma yapiliyor saniyorsun; sende mi bende mi? Birak sözcükleri, harfleri bile istedigim gibi okuyacaksin. Kendi harfini benim okudugum gibi söyle "Entivi" de mesela. Diger türlü söylemeyi dene, bak, sende gördün; ne kadar da bayagi, köylü, dogulu bir "sound" degil mi?

Hem sen degil misin modern olmak isteyen? Kendini ve kültürünü, dilini, geleneklerini, geçmisini asagida hissetmezsen (açikça degil tabii, içinde, sadece içinde) bu morfozu gerçeklestiremezsin dostum.

"Pasa"ya "Pasha"," Leyla"ya da "Laila" diyeceksin ve yazacaksin. Biraz oryantalist ;ama "daha Batili gözüyle bir Dogulu siklik!" Sen bakma "kösk" sözcügüne, biz artik ona "kiosk" diyoruz, sen de öyle söyle Hah söyle! Ne diyoruz, concept yaratmaliyiz.

Yaratici ol, kendine "creative" de; Fabrikayi Ümraniye'de kur, markani Italyanca'dan al. Yoksa malini satamazsin .Türk oldugu anlasilirsa ya da Türk gibi gözükürse kimse evine sokmaz. Sen ona, Türk olmayan bir isim bul en iyisi. Kimse de sana kizamaz "Trend"
böyle Tavuk bile satamazsin. Neden Mudurnu "Chicken" oldu saniyorsun? Insanlar tavuk degil "chicken" yemek istiyor. Ne zamandir radyolar; "Good morning Türkiye" diye sesleniyor. Bizi uyandirmak için olsa gerek


Özcan Yüksek
Atlas dergisi - Subat 2002



"Millî his ile dil arasindaki bag çok kuvvetlidir. Dilin millî ve zengin olmasi, millî hissin inkisafinda baslica müessirdir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki; bu dil suurla islensin. Ülkesinin yüksek istiklâlini korumasini bilen Türk milleti, dilini de yabanci dillerin boyundurugundan kurtarmalidir"


Türk Dilinin Ailesi ve Genel Özellikleri

[URL="http://img828.imageshack.us/img828/9924/42769568.jpg"] [/URL]
Türkçe, diger Türk dilleriyle birlikte Altay dil ailesinin bir kolunu olusturur .Bu ailenin diger üyeleri Mogolca, Mançu-Tunguzca ve Korecedir .Japoncanin Altay dil ailesinin bir üyesi olup olmadigi konusu tartisilmaktadir.

[URL="http://img266.imageshack.us/img266/8086/2hn5k53.jpg"] [/URL]

Türk Dilinin Ailesi ve Genel Özellikleri

Türkçe, diger Altay dilleri gibi eklemeli, yani sözcüklerin eklerle yapildigi ve çekildigi, sondan eklemeli bir dildir.

Türkçe sözcüklerde, Arapça, Almanca vb dillerde görülen erillik, disillik (yani cinsiyet ayrimi) özelligi yoktur.

Türkçede sayi sifatlarindan sonra gelen adlar çogul eki almazlar .Yani üç agaçlar degil üç agaç.

Önlük-artlik (kalinlik-incelik) ve düzlük-yuvarlaklik uyumlari vardir. Ilk uyuma göre bir sözcükteki ünlüler ya hep art veya ön, ikinci uyuma göre de ya hep düz veya yuvarlak olurlar.

f, j ve h ünsüzleri Türkçe kökenli sözcüklerde bulunmazlar. (Bir kaç Türkçe sözcükte baska seslerden degismis olarak f görülebilir:
öfke < öpke, ufak < ubak vb)

Türkçe sözcüklerde söz basinda bulunabilen ünsüz sayisi sinirlidir:
b, ç, d, g, k, s, t, v, y

c ünsüzü, söz basinda baska ünsüzlerden degismis olarak bir kaç sözcükte bulunur: cibinlik < çipin vb

n ünsüzü Türkçe kökenli sözcükler içinde yalniz ne ve türevlerinde bulunur: ne, neden, niçin, nasil vb

p ünsüzü de söz basinda, bir kaç Türkçe sözcükte b'den degismis olarak bulunur: pis- < bis-, parmak < barmak vb

 

HASAN CAN

Administrator
Yönetici




Insanin yasaminda ve kisilik gelisiminde ana dilinin çok önemli bir yeri vardir. Dili yeterli düzeyde olan kisiler genellikle daha saglikli iliski kurarlar, hayatta daha çok basarili olurlar. Kendi dilini iyi bilip düzgün kullanmanin önemli bir yarari da yabanci bir dili ögrenmeyi kolaylastirmasidir. Gerçekten, etkili bir yabanci dil ögretiminin altyapisini, iyi bir ana dili egitimi olusturur.

Türk edebiyatinin taninmis sairlerinden ***** Kemal’in “Türkçe agzimda annemin sütüdür” diyerek yücelttigi, Fazil Hüsnü Daglarca’nin ise “Türkçem benim ses bayragim” diyerek hem yücelttigi hem de kutsallastirdigi dilimize bugün gerekli özeni gösteriyor muyuz? Insanlarimizda bugün Türkçe sevgisi, ana dili duygusu, dil bilinci ve duyarligi yeterince var mi? Bu sorularin iyice düsünülmesi, sürekli göz önünde tutulmasi gerekir.
Dil ögrenimi beyni, dolayisiyla düsünceyi degistirir, biçimlendirir .Sosyal yapinin iç dokusunu ana dili olusturur .Oysa Türkçemiz giderek zayifliyor, güdüklesiyor .Bugün Türkiye’de çevre kirlenmesi, hava kirlenmesi, siyaset kirlenmesi gibi çesitli kirlenmelerin yani sira, bir de “dil kirlenmesi” vardir. Dil duyarligi ve dil bilinci bakimindan görülen eksikler, Türkçenin gelecegi için ciddî bir tehlikedir.


[URL="http://img101.imageshack.us/img101/6695/90924796ya6.jpg"] [/URL]

BASLICA SORUNLAR


Bugün Türkçemizle ilgili baslica güncel sorunlari söyle siralayabiliriz: Özensizlik ve yanlis kullanim, yabanci sözcük tutkusu, yabanci dil ögretimi ile yabanci dilde ögretimi birbirine karistirma, Türkçenin bilim dili olmadigi görüsü, Türkçe ögretimindeki yetersizlik, sözcük ve terim üretimindeki yetersizlik, ögretmen faktörü.



Türkçemizin bagimsiz bir dil olarak yasamasi, gelisip zenginlesmesi için sunlar önerilebilir:


1 “Önce Türkçe!” slogani kafalara ve gönüllere yerlestirilmeli, herkesi güzel Türkçe ögrenmeye ve kullanmaya özendirmeliyiz.

2 “Önce Türkçe!” konusunda bireysel ve toplumsal duyarlik, dil duygusu ve ana dili bilinci olusturulmalidir. Bu konuda herkese görev düser. Asil sorumluluk ise, örgün ve yaygin egitim kurumlarina; yazili, sözlü ve görüntülü kitle iletisim araçlarina, sanatçilara, yazarlara, aydin kesime düsmektedir.

3 Özellikle aydin kesim, yabanci hayranligi ile yabanci sözcük düskünlügünden kurtarilmalidir.

4 Yabanci dil ögretimi ile yabanci dilde ögretimin çok farkli seyler oldugu kafalara iyice yerlestirilmelidir. Okullarimizda hâlen yürütülmekte olan yabanci dil ögretiminin çok verimsiz oldugu göz önüne alinarak, verimli ve etkili yabanci dil ögretimi için gerekli önlemler hiç zaman geçirmeden alinmali, yabanci dilde ögretime ise son verilmelidir.

5 Verimli bir yabanci dil ögretimi için, yüksek ögretim kurumlarinda ilk yil küçük gruplar hâlinde ve nitelikli okutmanlarla etkili bir “yabanci dil hazirlik sinifi” uygulamasi, daha sonraki yillarda “meslekî yabanci dil” dersleri önemli bir çözüm yoludur.

6 Bütün ögretim kademelerinde Türkçe egitiminin yeterince etkili, verimli yapilabilmesi için gerekli duyarlik ve özen gösterilmelidir. Bu önemli konu, gelip geçici olan bakan ya da hükümet politikasi olarak degil, siki ve degismez bir devlet politikasi olarak görülmelidir. Isin özü, etkili ve bilinçli ana dili egitiminde yatmaktadir .Sunu hiç unutmayalim ki iyi bir yabanci dil ögretimi için de iyi bir ana dili egitimi ön kosuldur.

7 Çok kolay olmamakla birlikte dil gümrügü uygulamasina bir an önce geçilmeli, baskin dile/dillere karsi koyabilmek için sözcük ve terim üretimine yeterince önem verilmeli, çesitli dallardan uzmanlari da devreye sokarak bu konuda yogun çalismalar yapilmalidir.

8 Dil alaninda en etkili kesimlerin basinda egitimciler, ögretmenler geldigini göz önünde tutarak, öncelikle Türkçe ve edebiyat ögretmenleri olmak üzere, bütün ögretmenlerin ana dili duyarligi ve bilinci ile yetistirilmelerine büyük önem verilmelidir.

9 1930’lardan 1980’lere kadar yürürlükte olan 5237 sayili Belediye Gelirleri Kanunu’nun 21 maddesi, çesitli isyerlerinin kapilarina asilacak levha ve tabelalarin Türkçe olmasini sart kosuyordu. Bu yasanin uygulamadan kaldirilmis olmasi ve degisen sartlar durumu tersine çevirmistir. Adi geçen yasaya yeniden islerlik kazandirilmasi uygun olur.

10 Türkçenin yozlasmaktan korunmasi ve kurtarilmasi için genel ve yasal bir düzenleme amaciyla hazirlanan “Türk Dilinin Kullanilmasina Iliskin Kanun” tasarisi, dil-anlatim ve konuya yaklasim bakimindan gerekli düzeltme ve düzenlemeler de yapilarak bir an önce yasalasmalidir.

11 Bir ülkenin kültürü ve dili tek basina ele alinamaz. Dil ülkenin sosyal, ekonomik, kültürel ve teknolojik yapisi ve özellikleri ile iç içedir ve onlardan ayri düsünülemez. Eger bir mali veya araci kendimiz üretmiyor da disaridan aliyorsak, sadece onu degil, onun adini ve onunla ilgili terimleri de almak zorundayiz demektir. O hâlde, ekonomi ve teknoloji basta olmak üzere her alanda üretmeden tüketmek çilginligina karsi çikmak da ulusal bir görev ve sorumluluktur .Çünkü üretimi bir yana birakarak sadece tüketim toplumu olmakla hiçbir yere varilamaz. Bu sekilde olup da tarihten silinen toplum ve ülke sayisi az degildir.

Görüldügü gibi en çarpici ve can alici noktalardan biri, dili bir bütünün parçasi olarak görmek, önce o bütünü gelistirmektir
 

HASAN CAN

Administrator
Yönetici


Dilin en önemli özelligi, kuskusuz, düsünme araci olmasidir. Bu baglamda düsünmeyi çikarimlar yapilmasi, kavramlar ve önermeler arasinda baglantilar kurulmasi, yani derin ve yaratici düsünceler üretilmesi, özellikle soyut kavramlari özümsenmesi olarak algilamak gerekir. Gerçekten yetersiz ve karmakarisik bir dille duru bir düsünceye varilmasi olanaksizdi.

Bir toplumu ulus yapan baslarin en güçlüsü dildir.


Toplumun pek çok özellikleri, yasayisi, gelenekleri, dünya görüsü, yasam felsefesi, inançlari, bilim-teknik ve sanata olan katkilari dilin gelismislik düzeyinden etkilenir ve o toplumun diline yansir. Mümtaz Soysal’in “Yabanci dil ögrenmenin kaçinilmaz bir gereklilik haline gelmis olmasi, anadili koruma, gelistirme ve yüceltme diye bir ulusal görev yaratmistir. Yoksa, yalniz Türkçe degil, Türkçe’yle birlikte bütün bir kimlik de kaybolup gidecek …” kaygisini dile getirmesi bosuna degildir.






W Von Humboldt’a göre “düsünceyi yaratan ve ileri götüren dildir ve dilin engellendigi yerde düsünce de engellenmis olur: “Dolayisiyla, ancak dilini olusturan, yücelten bir ulus gerçek bir düsünce etkinligi gösterebilir. Dili ilkel kalmis bir ulus kültür yasaminda da ilerleme gösteremez .Dogan Aksan “Bu benim anadilim bir denizdir, derinligiyle, gözün erisemeyecegi genisligiyle, sinirsiz gücü, güzellikleriyle…” diyerek sevgiyle tanimliyor Türkçe’yi.



Bu Türkçe’nin yüksekögretim ve bilimsel etkinlikler için yetersizliginden söz edilemeyecegi yillardir bu alanlarda Türkçe olarak yürütülen çalismalardan (227 yilini Türkçe ögretimle sürdüren ITÜ’den) açikça ortadadir.
“Felsefenin en güç anlasilir konularini bile rahatlikla isleyen felsefecilerimiz az degil, bilim adamlarimiz herkesin rahatlikla anlayabilecegi terimler ve sözcüklerle dile getiriyorlar.

Arastirmalarinin sonuçlarini: “Dil uzmani Ömer Demircan konuya su sözlerle açiklik getirmeye çalisiyor: “Türk dili gerek yapisal olanaklari, gerekse anlamlama ve türetme zenginligi bakimindan her düzeyde ögretim ve her alanda bilimsel anlatima yetecek ölçüde gelismistir." Bu görüslere karsilik “Türkçe’nin ögretim ve bilim dili olarak yetersizligini ileri sürenler de vardir.


Bu savin dogru oldugu varsayilirsa, yapilmasi gereken Türkçe’yi ögretim ve bilim alaninda kullanip isleyerek ögretim ve bilim dili olarak güçlendirmektir. Çünkü bir dilin yetersizligi degil, islenmeyen bir dilin gelisememesi, zayiflamasi, giderek evde ve sokakta basit bildirisimler için kullanilabilen kisitli bir dil haline dönüsebilmesi söz konusudur.

[URL="http://img190.imageshack.us/img190/2319/turkceninbireksigiyokby.jpg"] [/URL]

Bana göre, Türkçe’nin ögretim, bilim ve kültür dili olabilmesi konusunda ögretim üyelerinin ve bilim adamlarinin ciddi görev ve sorumluluklari bulunmaktadir. Atatürk’ün dil devriminin temel amaci da Türkçe’yi ögretim ve bilim dili olarak güçlendirmektir. Bu nedenle, Türkçe ile ilgili her türlü tartismanin yararina inanmakla birlikte, dikkatleri yalniz sözcükler üzerine yogunlastirmanin isabeti tartisilabilir. Aslolan düsüncelerin en anlasilabilir ve etkin biçimde, Türkçe’nin kurallariyla ve özellikleriyle açiklanabilmesidir.


Bu yaklasim içinde olabildigince Türkçe sözcükler kullanmanin daha uyumlu ve güzel dinlenmesi okunmasi zevk veren, üstelik yalniz “elit” degil, herkesin anlayabilecegi bir anlatim saglayacagindan kusku duymuyorum Böyle bir çabada birlesme için hiçbir engel düsünemiyorum Bu nedenle, “elit” için yazma savinda olanlarin “bilimsel olmayan” yerine “gayri ilmi” de degil, “yamali bohça”yi uyumsuz renkteki ipliklerle tutturmayi yegleyerek “gayribilimsel” gibi bir sözcük türetmelerini anlayamiyorum

Her yurttasin Türkçe üzerine görüs belirtme ve elestirme hakki vardir Bilim adamlarinin bu hakki yaninda Türkçe’nin ögretim ve bilim dili olarak zenginlesmesine ve güçlenmesine çaba gösterme görev ve sorumluluklari da bulunmaktadir Umuyorum ki bu anlayista ve Türkçe üzerine konusurken tutarli ve sorumlu davranmaya özen göstermek gereginde görüs ayriligimiz olmayacaktir.

Kaynaklar:
1 Demircan, Ö, “Dünden Bugüne Türkiye’de Yabanci Dil”, 1988
2 Aksan, D, “Her Yönüyle Dil (Ana Çizgileriyle Dilbilim)”, Türk Dil Kurumu Yayinlari, 1977 3 Akarsi, B, “Wilhelm Von Humboldut’da Dil-Kültür Baglantisi, 1984
4 Baskan, Ö, “Bildirisim (Insan-dili ve ötesi), Bilimsel Sorunlar Dizisi, 1988
5 Aksan, D, “Türkçe’nin Gücü ‘, Türkiye Is Bankasi Kültür Yayinlari, 1987
 
Üst Alt